Her ne varsa bitiyor
Siliniyor sırayla aklımdan
Bilinen tüm dertler
Dinlerken Dolapdere’yi
Hüznüm bile keyifli geliyor
Sanki sevinç gözyaşları
Israrla yanaklarımdan süzülen
Ve içimi dolduran garip bir umut
Çıkarken Samatya’nın merdivenlerini
Yaşanmışlıkların silinmediği
Tarihin her aşamasının
Her şekilde hissedildiği
Bir yokuştan inmek
Etraftaki dükkanlara bakmanın
Üç saniyeliğine de olsa
Keyif verdiği
Ayrı bir dönemdir
Çukurcuma’da sadece yürümek
Tüm bakışlardan uzağım sanki
İyi ya da kötü
Tüm düşüncelerden
Dedikodulardan arınmışım
Özgürlük damarlarımda
Bir adım daha atarken
Ve sonuna yaklaşırken
İstiklal Caddesi’nin
Vapursuz olmaz elbet
Keyifse keyif
Hüzünse hüzün
Kaç çeşit insan vardır bilinmez
Her gün karşılaşılan
Ve bilinmezliktir belki de
Kadıköy’ü şahane kılan