Ve koptu kıyameti ömrümün
Durmadı kalbimin kanaması
Durmadı gözyaşlarım
Durmadı
Her bir zerrem
Kuruyup kavrulana kadar
Yanıyorum
Yaslandığım tüm ağaçlar
Ardımdaki tüm omuzlar
Tüm sırtlar
Tuzla buz şimdi
Eksik bile değil
Düpedüz yok
Düpedüz hiç
Düpedüz boşluk
Sendeliyorum
Yaralandığım gerçek
İncindiğim
Kırıldığım
Kafamın içinde yokluklar biriktirdiğim
Dilimde söyleyecek bir şey bırakmadığım
Belki de hiç iyileşmeyecek yaralar yetiştirdiğim
Hepsi doğru
Hepsi gerçek
Azalıyorum
Ruhum damla damla eksiliyor sanki
Bir gün hiç kalmayacakmışçasına
Bir daha hiç kimseyi saramayacak gibi
İstese de yapamayacak belki
İstese de
Yeniden nefes almak için
Ölmek istese de
Bilmiyorum
KREMATORYUM
Anasayfa |
13 Aralık 2016 Salı
4 Kasım 2016 Cuma
NE GÜZEL ŞEY SEVMEK SENİ
Gözyaşlarımın hakkını
Kimse bu kadar vermemişti
Gözlerimden düşen her damla
Her yere çarptığında
Depremler yaratırcasına
Senin adını haykırıyor
Yokluğun
Sevgimin hatırlatıcısı
Seni ne kadar sevdiğimin
Sensizliğin
Benim için ne demek olduğunun
Ölümden farksızlığının
Ne güzel şey sevmek seni
Yokluğunda
Gözyaşlarıyla farkına varsam da
Bir kere bile
Hak ettiğin gibi söylememiş olsam da
Seviyorum seni
Söylesem de
Söylemesem de
Zaten bildiğinden hiç şüphe duymadan
Kimse bu kadar vermemişti
Gözlerimden düşen her damla
Her yere çarptığında
Depremler yaratırcasına
Senin adını haykırıyor
Yokluğun
Sevgimin hatırlatıcısı
Seni ne kadar sevdiğimin
Sensizliğin
Benim için ne demek olduğunun
Ölümden farksızlığının
Ne güzel şey sevmek seni
Yokluğunda
Gözyaşlarıyla farkına varsam da
Bir kere bile
Hak ettiğin gibi söylememiş olsam da
Seviyorum seni
Söylesem de
Söylemesem de
Zaten bildiğinden hiç şüphe duymadan
30 Eylül 2016 Cuma
SÖZ
Az önce başladı yolculuk
Aylar sonra ilk defa
Kapandı telefonumun alarmı
Kulaklığımda Can Bonomo
Hisler garip
Düşünceler başa bela
"Acaba nasıl olacak"
Kapıda biri
Bakışları kalbim gibi
Hani denir ya
Adam gibi Adam
Hah işte onlardan
Hatta en adamından
Sarıldım uzun uzun
Kokladım
İçimden söz verdim
Deniz kokusu getirmeye
Ve her şeyin daha güzel olacağına
Bir ömür boyunca
Aylar sonra ilk defa
Kapandı telefonumun alarmı
Kulaklığımda Can Bonomo
Hisler garip
Düşünceler başa bela
"Acaba nasıl olacak"
Kapıda biri
Bakışları kalbim gibi
Hani denir ya
Adam gibi Adam
Hah işte onlardan
Hatta en adamından
Sarıldım uzun uzun
Kokladım
İçimden söz verdim
Deniz kokusu getirmeye
Ve her şeyin daha güzel olacağına
Bir ömür boyunca
SONBAHARI VARŞOVA'NIN
Varşova'ya sonbahar gelmiş
Sanırsın herkesin cenazesi var
Şehrin havası gibi
Giysiler de kararmış
Suratlar asık
Solgun
Bakışlar donuk
Tıpkı ruhlar gibi
Bir sonraki Mayısa kadar
Dayan dayanabilirsen
Sanırsın herkesin cenazesi var
Şehrin havası gibi
Giysiler de kararmış
Suratlar asık
Solgun
Bakışlar donuk
Tıpkı ruhlar gibi
Bir sonraki Mayısa kadar
Dayan dayanabilirsen
ŞARAP GİBİ
Bitmeyecek sanılan
Ama bir şekilde biten
Kocaman bir günün ardından içilen
Küçücük bir kadeh şarap gibi seni sevmek
Azıcık tatlı
Azıcık ekşi
Biraz kırmızı
Belki biraz da beyazı
Üzümün aşka dönüşmesi gibisin
Ezile ezile tatlanmak gibi
İçi kanarcasına hayata karışmak
Her damlada daha fazla yaşamak gibi
Seni tanımak
Seni sevmek
Seni yaşamak
Bir yudumda dünyayı fethetmek
Her şeyden vazgeçip
Yola koyulmak
Ya da olan biten
Yaşanan yaşanmayan her şeyi sırtlanıp
Yeniden doğmak gibi
Tertemiz
Şişesinden damla damla dökülen
Şarap gibi
Ama bir şekilde biten
Kocaman bir günün ardından içilen
Küçücük bir kadeh şarap gibi seni sevmek
Azıcık tatlı
Azıcık ekşi
Biraz kırmızı
Belki biraz da beyazı
Üzümün aşka dönüşmesi gibisin
Ezile ezile tatlanmak gibi
İçi kanarcasına hayata karışmak
Her damlada daha fazla yaşamak gibi
Seni tanımak
Seni sevmek
Seni yaşamak
Bir yudumda dünyayı fethetmek
Her şeyden vazgeçip
Yola koyulmak
Ya da olan biten
Yaşanan yaşanmayan her şeyi sırtlanıp
Yeniden doğmak gibi
Tertemiz
Şişesinden damla damla dökülen
Şarap gibi
2 Haziran 2016 Perşembe
SENİNLE
Adel'e
Bugün şu anda
Ayakta
En azından hayatta kalabiliyorsam
Senin sayende
Senden aldığım kuvvetle
Gülüşünle
Sevginle
Seninle
Başını omzuma yasladığında
Gözlerin gözlerime
Dudakların dudaklarıma rastladığında
Ne bir dert, tasa
Ne gelecek kaygısı
Ne dünya telaşı
Ne de sıkıntısı
Hayat yeşil gözlerinden süzülen
Bir su damlası
Ve yeşil gözlerin
Bu yeşil gözlere
Bir yaşama amacı
Keşke anlatabilsem hissettiklerimi
Duygusu duygusuna
Santim santim
Saniye saniye
Keşke yetse kelimeler
Tek bildiğim
Seni sevdiğim
Ve tek söyleyebildiğim
Seni sevdiğim
Ve bıkmadan, usanmadan
Sevmeye devam edeceğim
Bugün şu anda
Ayakta
En azından hayatta kalabiliyorsam
Senin sayende
Senden aldığım kuvvetle
Gülüşünle
Sevginle
Seninle
Başını omzuma yasladığında
Gözlerin gözlerime
Dudakların dudaklarıma rastladığında
Ne bir dert, tasa
Ne gelecek kaygısı
Ne dünya telaşı
Ne de sıkıntısı
Hayat yeşil gözlerinden süzülen
Bir su damlası
Ve yeşil gözlerin
Bu yeşil gözlere
Bir yaşama amacı
Keşke anlatabilsem hissettiklerimi
Duygusu duygusuna
Santim santim
Saniye saniye
Keşke yetse kelimeler
Tek bildiğim
Seni sevdiğim
Ve tek söyleyebildiğim
Seni sevdiğim
Ve bıkmadan, usanmadan
Sevmeye devam edeceğim
19 Mayıs 2016 Perşembe
4 Mayıs 2016 Çarşamba
SOKAK
Sokakta insan sesleri
Sokakta kahkahalar
El ele dolaşıyor birileri
Kimileri de hararetli bir tartışmanın içinde
Yatağımdayım
Yorganımın altında şimdi
Aklımda az önce gördüklerim
Ve hala duyduklarımın etkisi
Kim bilir ne zaman
Beş dakika sonra mı
Yoksa on yıl mı
Kim bilir ne zaman
Onlardan biri olup
Şu anki yatağımda yatacak olan
Bir başkasının
Can sıkıntısını döktüğü
Zihnini boşalttığı
Satırlarında yer bulacağım?
Sokakta kahkahalar
El ele dolaşıyor birileri
Kimileri de hararetli bir tartışmanın içinde
Yatağımdayım
Yorganımın altında şimdi
Aklımda az önce gördüklerim
Ve hala duyduklarımın etkisi
Kim bilir ne zaman
Beş dakika sonra mı
Yoksa on yıl mı
Kim bilir ne zaman
Onlardan biri olup
Şu anki yatağımda yatacak olan
Bir başkasının
Can sıkıntısını döktüğü
Zihnini boşalttığı
Satırlarında yer bulacağım?
1 Nisan 2016 Cuma
2 Mart 2016 Çarşamba
BEKLEMEK
Olanlar değil de
Olmayanlar yorar bazen insanı
Belki de çoğu zaman
Bir şeyleri beklemek
Olup biteni unutmaktan
Çok daha fazla acıtır
Yaralar
Hep aklının bir köşesinde
Yüreğinin cızırdayan bir yerlerinde
Nöbet tutar
İlk boşlukta da atıverir kendini ortaya
Ve tekrar yüzleştirir
Olmasını beklediğin
Ama bir türlü olmayanlarla
Beklemek zorunda olduklarınla
Belki de olmayacağını
Boşuna beklediğini bile bile
Çaresizce
Olmayanlar yorar bazen insanı
Belki de çoğu zaman
Bir şeyleri beklemek
Olup biteni unutmaktan
Çok daha fazla acıtır
Yaralar
Hep aklının bir köşesinde
Yüreğinin cızırdayan bir yerlerinde
Nöbet tutar
İlk boşlukta da atıverir kendini ortaya
Ve tekrar yüzleştirir
Olmasını beklediğin
Ama bir türlü olmayanlarla
Beklemek zorunda olduklarınla
Belki de olmayacağını
Boşuna beklediğini bile bile
Çaresizce
24 Şubat 2016 Çarşamba
MÜZİK
Kafamı yasladım geriye
Radyoda Kazım Koyuncu
Sesini uzatmış
En acıyan yerlerime dokunuyor
Kanata kanata
Yüzümde boş bir gülümseme
Canım mı yanıyor
Artık komik mi geliyor
Ayırt edemiyorum
Gözlerimse
Uzak bir yerlerde
Tam olarak neredeler
Bir gün geri gelirler mi
Yoksa beklemek nafile mi
Ben bile bilmiyorum
Yalnızca müzik daha çok acıtsın canımı
Bir yerden sonra hissedemez olayım
Acıyı
Acıyan yerlerimi
Kan içinde kaldığımı
Tek istediğim bu
Azıcık daha müzik
Radyoda Kazım Koyuncu
Sesini uzatmış
En acıyan yerlerime dokunuyor
Kanata kanata
Yüzümde boş bir gülümseme
Canım mı yanıyor
Artık komik mi geliyor
Ayırt edemiyorum
Gözlerimse
Uzak bir yerlerde
Tam olarak neredeler
Bir gün geri gelirler mi
Yoksa beklemek nafile mi
Ben bile bilmiyorum
Yalnızca müzik daha çok acıtsın canımı
Bir yerden sonra hissedemez olayım
Acıyı
Acıyan yerlerimi
Kan içinde kaldığımı
Tek istediğim bu
Azıcık daha müzik
UMUT
Yarın olsun istemezsin zaman zaman
Sabah olsun
Güneş doğsun istemezsin
Gözünü açtığında olacaklar
Olmasını engelleyemeyeceklerin korkutur
İçten içe kemirir
Elden bir şey gelmez ama
Gerçekle
Olacaklarla yüzleşilir eninde sonunda
Ve yalnızca olanları
Olmasını engelleyemediklerini izlemek düşer
Sana
Gözlerine
Ve kalbine
Eskilerin acısı dinmeden
Yenilere hazırlanarak geçer ömür
- Hazırlanmak da neyse artık -
Sanki elden bir şey geliyor
Ve yapılan hazırlıklar
Bir şeyleri değiştiriyor gibi
Olanlara
Ve olacaklara
Dayanabilmek umuduyla...
Sabah olsun
Güneş doğsun istemezsin
Gözünü açtığında olacaklar
Olmasını engelleyemeyeceklerin korkutur
İçten içe kemirir
Elden bir şey gelmez ama
Gerçekle
Olacaklarla yüzleşilir eninde sonunda
Ve yalnızca olanları
Olmasını engelleyemediklerini izlemek düşer
Sana
Gözlerine
Ve kalbine
Eskilerin acısı dinmeden
Yenilere hazırlanarak geçer ömür
- Hazırlanmak da neyse artık -
Sanki elden bir şey geliyor
Ve yapılan hazırlıklar
Bir şeyleri değiştiriyor gibi
Olanlara
Ve olacaklara
Dayanabilmek umuduyla...
15 Şubat 2016 Pazartesi
BEKLEMEK
En yakın dostun olur birden sessizlik
Odanda, duvarlarda, yatağında dolanmaya başlar
Hissettirmeden hayatını ele geçirir
Ve seni kendisine alıştırır
Mahkum eder
Elden bir şey gelmez
Kurtulmak istesen bile
Sessizliği yok edebilecek
Bir tek ses yoktur
Odanda, duvarlarda, yatağında
İstemediğin dostun sessizlik
An be an
Adım adım krallık kurar hayatının tam ortasında
Ömrü tükenmeye yüz tutmuş lambanın
Pırpır edişini bile özleyeceğin nereden aklına gelirdi ki
Ama o bile
Sessizlikle anlaşma yapmış
Tek bir çıt bile çıkarmadan
Seni onun kollarına itmiş ve terk etmiştir
Çığlıkların
Hıçkırıkların içinde
Sesin derinlerde kaybolmuştur
Bir yardım eli beklersin
Uzansın ve kurtarsın seni
Kulaklarında bir ses olsun
Yırtsın sessizliği
Umut etmek ve beklemek
Sessizlikten de acıtıcı
Odanda, duvarlarda, yatağında dolanmaya başlar
Hissettirmeden hayatını ele geçirir
Ve seni kendisine alıştırır
Mahkum eder
Elden bir şey gelmez
Kurtulmak istesen bile
Sessizliği yok edebilecek
Bir tek ses yoktur
Odanda, duvarlarda, yatağında
İstemediğin dostun sessizlik
An be an
Adım adım krallık kurar hayatının tam ortasında
Ömrü tükenmeye yüz tutmuş lambanın
Pırpır edişini bile özleyeceğin nereden aklına gelirdi ki
Ama o bile
Sessizlikle anlaşma yapmış
Tek bir çıt bile çıkarmadan
Seni onun kollarına itmiş ve terk etmiştir
Çığlıkların
Hıçkırıkların içinde
Sesin derinlerde kaybolmuştur
Bir yardım eli beklersin
Uzansın ve kurtarsın seni
Kulaklarında bir ses olsun
Yırtsın sessizliği
Umut etmek ve beklemek
Sessizlikten de acıtıcı
14 Şubat 2016 Pazar
VAKİT VARKEN
Uzun
Uzak
Dolu bazen
Bazen boş
Bitmeyen
Ama bir türlü
Kesişmeyen bakışlar
Birbirinin farkında olmayan
Dolu bazen
Bazen boş
Yaşamlar
Ya da yaşanmışlıklar
Ya da yaşanmış
Paylaşılmış sanılanlar
Bitmeli bu kandırmaca
Bir an önce bitmeli
Her ne pahasına olacaksa
Yerini gerçekliğe
Samimiyete devretmeli
Daha fazla yıkmadan
Yıldırmadan
Yaşamdan daha fazla çalmadan
Henüz vakit varken
Uzak
Dolu bazen
Bazen boş
Bitmeyen
Ama bir türlü
Kesişmeyen bakışlar
Birbirinin farkında olmayan
Dolu bazen
Bazen boş
Yaşamlar
Ya da yaşanmışlıklar
Ya da yaşanmış
Paylaşılmış sanılanlar
Bitmeli bu kandırmaca
Bir an önce bitmeli
Her ne pahasına olacaksa
Yerini gerçekliğe
Samimiyete devretmeli
Daha fazla yıkmadan
Yıldırmadan
Yaşamdan daha fazla çalmadan
Henüz vakit varken
9 Şubat 2016 Salı
PRAG
İstesen de dertlenemediğin yerdi Prag
Bir türlü beceremediğin hüzünlenmeyi
Aklında yalnızca daha fazla görmek
Daha fazla nefes almak
Hayatta olduğunu kendine ve diğerlerine
Hatırlatırcasına
"Yaşıyorum ben" diye bağırmak
Ve şehrin sana hak verdiğini
Hatta kafa salladığını
Gülümsediğini hissetmek
Gülümseyen yalnızca şehir değil elbet
Güzel şehri daha da güzel kılan
Gülümseyen insanlar
Sohbet etmeden geçemediğin
Aşık olmaktan kendini alamadığın
Mekanlarında, yollarında, sokaklarında
Güzel insanlar
Bir dahaki buluşmaya kadar
Ben seni özleyeceğim
Şehr-i şahane
Sen de güzellik kat güzelliğine
Ve beni bekle
Sevgiyle...
Bir türlü beceremediğin hüzünlenmeyi
Aklında yalnızca daha fazla görmek
Daha fazla nefes almak
Hayatta olduğunu kendine ve diğerlerine
Hatırlatırcasına
"Yaşıyorum ben" diye bağırmak
Ve şehrin sana hak verdiğini
Hatta kafa salladığını
Gülümsediğini hissetmek
Gülümseyen yalnızca şehir değil elbet
Güzel şehri daha da güzel kılan
Gülümseyen insanlar
Sohbet etmeden geçemediğin
Aşık olmaktan kendini alamadığın
Mekanlarında, yollarında, sokaklarında
Güzel insanlar
Bir dahaki buluşmaya kadar
Ben seni özleyeceğim
Şehr-i şahane
Sen de güzellik kat güzelliğine
Ve beni bekle
Sevgiyle...
2 Şubat 2016 Salı
BİLEMEDİM
Önümde bomboş bir kağıt
Elimde ise
Hiç kullanılmamış bir kalem
Ne yazsam bilemedim
Seni mi?
Sonu mu?
Elimde ise
Hiç kullanılmamış bir kalem
Ne yazsam bilemedim
Seni mi?
Sonu mu?
29 Ocak 2016 Cuma
SESSİZLİK
Gecenin bilmem kaçında
Sessizlik böler uykunu
Sanki davullar çalıyormuş
Gürültüden gözlerin kapanmak bilmiyormuş gibi
En yüksek seslerden daha yüksek
En derinlerden gelen sessizlik
Hani kafanı yastığa koyarsın da
Kalp atışlarını kulaklarında hissedersin ya
İşte tam da ondan
Bitsin bu sessizlik
İsterse kıyametler kopsun
Yer yerinden oynasın
Ama yeter ki bir çıt çıksın
Sessizlik böler uykunu
Sanki davullar çalıyormuş
Gürültüden gözlerin kapanmak bilmiyormuş gibi
En yüksek seslerden daha yüksek
En derinlerden gelen sessizlik
Hani kafanı yastığa koyarsın da
Kalp atışlarını kulaklarında hissedersin ya
İşte tam da ondan
Bitsin bu sessizlik
İsterse kıyametler kopsun
Yer yerinden oynasın
Ama yeter ki bir çıt çıksın
YALNIZCA
Tüm nefretini kusmak istersin bazen
Omuzlarından tutup silkmek
"Kendine gel" diye bağırmak
"Bana ne yaptığını görmüyor musun" diye
Yanıtını bildiğin sorular sormak
Ne kadar nefret kussan da
Her ne şekilde silksen de
Avazın çıktığı kadar bağırsan da
Değişen hiçbir şey olmuyor
Çünkü "Kendine gel" diye bağırdığının
Kendisi bu zaten
Ve ne olursa olsun
Sana ne yaptığını
Ya görmüyor
Ya da umursamıyor
Senin için ikisi de aynı sonuçta
Ve bu
Görmediği ya da umursamadığı
Milyonlarca şeyden
Yalnızca bir tanesi
Sana düşense
Neyse...
Omuzlarından tutup silkmek
"Kendine gel" diye bağırmak
"Bana ne yaptığını görmüyor musun" diye
Yanıtını bildiğin sorular sormak
Ne kadar nefret kussan da
Her ne şekilde silksen de
Avazın çıktığı kadar bağırsan da
Değişen hiçbir şey olmuyor
Çünkü "Kendine gel" diye bağırdığının
Kendisi bu zaten
Ve ne olursa olsun
Sana ne yaptığını
Ya görmüyor
Ya da umursamıyor
Senin için ikisi de aynı sonuçta
Ve bu
Görmediği ya da umursamadığı
Milyonlarca şeyden
Yalnızca bir tanesi
Sana düşense
Neyse...
25 Ocak 2016 Pazartesi
ARDİYE
Bir ardiyesi olmalı insan beyninin
Ve koca bir asma kilit
Kapısında
Dilediğinde içeri girip kurcalamalı
Dilediğinde ise
Yıllarca kilitli bırakabilmeli
Toz içinde kalana kadar
Tüm eski
Tüm sararmış
Tüm yıpranmış hatıraları
Ve gerektiğinde
İçinde ne olduğunu unutup
Tümünü ateşe verebilmeli
Ya da evi tümüyle
Bir kere bile
Ardına dönüp bakmadan
Terk edebilmeli
Her şeyi rastlantılara bırakarak
Kamburdan kurtulmuşçasına
Dimdik adımlarla
Ve koca bir asma kilit
Kapısında
Dilediğinde içeri girip kurcalamalı
Dilediğinde ise
Yıllarca kilitli bırakabilmeli
Toz içinde kalana kadar
Tüm eski
Tüm sararmış
Tüm yıpranmış hatıraları
Ve gerektiğinde
İçinde ne olduğunu unutup
Tümünü ateşe verebilmeli
Ya da evi tümüyle
Bir kere bile
Ardına dönüp bakmadan
Terk edebilmeli
Her şeyi rastlantılara bırakarak
Kamburdan kurtulmuşçasına
Dimdik adımlarla
24 Ocak 2016 Pazar
SADECE
Tanınmaz olur en yakınındakiler
Anlam veremezsin olanlara
Yaptıklarına
Giderek uzaklaşır
Can bildiklerin
Belki de
En başından beri
Oldukları
Ya da olmak istedikleri yere giderler
Hiç yaklaşmamışlar gibi
Hiç canın olmamışlar
Hiç sevmemişler gibi
Uyum sağlarsın sadece
Değişimlere
Dönüşümlere
Elden hiçbir şey gelmeden
Sessizce
Sadece
Sessizce
Anlam veremezsin olanlara
Yaptıklarına
Giderek uzaklaşır
Can bildiklerin
Belki de
En başından beri
Oldukları
Ya da olmak istedikleri yere giderler
Hiç yaklaşmamışlar gibi
Hiç canın olmamışlar
Hiç sevmemişler gibi
Uyum sağlarsın sadece
Değişimlere
Dönüşümlere
Elden hiçbir şey gelmeden
Sessizce
Sadece
Sessizce
22 Ocak 2016 Cuma
DENGE
Hiçbir zaman sadece sevinilmez değil mi
Ya da bir şeyler hep olumlu gitmez
Bir gün gülüyorsa yüzler
Ertesi gün asılmak zorundadır değil mi hep
Neşeyle çıkılan her ortama
Ağlayan gözlerle en az bir kere uğranmalıdır
Seni gülerken görenlere
Bir de gözyaşları armağan edilmelidir
Hayat bazen acı bazen tatlı denir ya hani
Tam da bu dengeyi ifade eder sanki
Yalnızca mutlu olunmaz yani
Ya da yalnızca mutsuz
Hayatın ta kendisi
Hayatımızın ta içine etmek için
Elinden ne geliyorsa yapar
Günü gününü tutmaz
Hatta belki dakikası dakikasını
Ve bize yalnızca bizimle alay eden
Ve sahibimiz olan hayatın
Yaptıklarına ve yapacaklarına alışmaya çalışmak düşer
Zaman zaman sinirle
Öfkeyle
Zaman zamansa sabırla
Metanetle
Gülücükler ve gözyaşlarıysa
Yanında hediye
Ya da bir şeyler hep olumlu gitmez
Bir gün gülüyorsa yüzler
Ertesi gün asılmak zorundadır değil mi hep
Neşeyle çıkılan her ortama
Ağlayan gözlerle en az bir kere uğranmalıdır
Seni gülerken görenlere
Bir de gözyaşları armağan edilmelidir
Hayat bazen acı bazen tatlı denir ya hani
Tam da bu dengeyi ifade eder sanki
Yalnızca mutlu olunmaz yani
Ya da yalnızca mutsuz
Hayatın ta kendisi
Hayatımızın ta içine etmek için
Elinden ne geliyorsa yapar
Günü gününü tutmaz
Hatta belki dakikası dakikasını
Ve bize yalnızca bizimle alay eden
Ve sahibimiz olan hayatın
Yaptıklarına ve yapacaklarına alışmaya çalışmak düşer
Zaman zaman sinirle
Öfkeyle
Zaman zamansa sabırla
Metanetle
Gülücükler ve gözyaşlarıysa
Yanında hediye
19 Ocak 2016 Salı
KİMSEYE
Kimseye güvenmemek için yeterli bir nedendir
Her adımın yarım
Her çabanın eksik kalması
Ve yapılanların giderek anlamsızlaşması
Yakın hissedebildiğin kim varsa
Yakın olunmaması gerektiğini ispatlar
En kısa sürede
Kendine benzettiğin tüm insanlar
Bir anda senden olabildiğince uzak
Sana alabildiğine yabancı
Ve aklına gelmeyecek kadar kırıcı olurlar
Beklediğin
Umduğun hassasiyetten eser yoktur artık
Tanıyamaz olursun
Ya da tanımak istemez hale gelirsin
Oturup izlersin sadece
Elinden hiçbir şey gelmez
Başka görünmeleri
İyi yalan söyleyip
İyi rol yapmaları
Senin suçun değildir elbette
Ama kalbinin kapıları sonuna kadar açıksa
Herkes ilk başta
Tek bir adımla
Kolayca girebiliyorlarsa
En içeri
Bu senin suçundur
Saf senin suçun
Her adımın yarım
Her çabanın eksik kalması
Ve yapılanların giderek anlamsızlaşması
Yakın hissedebildiğin kim varsa
Yakın olunmaması gerektiğini ispatlar
En kısa sürede
Kendine benzettiğin tüm insanlar
Bir anda senden olabildiğince uzak
Sana alabildiğine yabancı
Ve aklına gelmeyecek kadar kırıcı olurlar
Beklediğin
Umduğun hassasiyetten eser yoktur artık
Tanıyamaz olursun
Ya da tanımak istemez hale gelirsin
Oturup izlersin sadece
Elinden hiçbir şey gelmez
Başka görünmeleri
İyi yalan söyleyip
İyi rol yapmaları
Senin suçun değildir elbette
Ama kalbinin kapıları sonuna kadar açıksa
Herkes ilk başta
Tek bir adımla
Kolayca girebiliyorlarsa
En içeri
Bu senin suçundur
Saf senin suçun
13 Ocak 2016 Çarşamba
KIRK KÜSUR
Gün bitti yine
Kırk altıncısıydı
Saat 02.29
Uyumak için erken mi
Yoksa çok mu geç bilinmez
Uyanmanı gerektiren
Hiçbir sebep yokken
Uyumanın
Ya da uykuya direnmenin
Farkı ne olabilir ki
Kırk yedincisi başlayacak yarın
Ve sonra kırk sekizincisi
Bir yerden sonra sayılmaz olacak
Hiçbir değişiklik yokmuş gibi yapıp
Bendeki her şeyi
Tanınmaz hale getirmeye çalışan
Gelecek
Ve geçecek yeni günler
Bitsin
Daha fazla kanatmadan
Kabuk bağlayanları
Tazelemeden
Kırk altıncısıydı
Saat 02.29
Uyumak için erken mi
Yoksa çok mu geç bilinmez
Uyanmanı gerektiren
Hiçbir sebep yokken
Uyumanın
Ya da uykuya direnmenin
Farkı ne olabilir ki
Kırk yedincisi başlayacak yarın
Ve sonra kırk sekizincisi
Bir yerden sonra sayılmaz olacak
Hiçbir değişiklik yokmuş gibi yapıp
Bendeki her şeyi
Tanınmaz hale getirmeye çalışan
Gelecek
Ve geçecek yeni günler
Bitsin
Daha fazla kanatmadan
Kabuk bağlayanları
Tazelemeden
4 Ocak 2016 Pazartesi
SADECE
Sarılmak özgürleştirir
Hele sevilesi insanların boyunlarına
Ufacık bir öpücük kondurmak
Ve bir nefesle ciğerleri doldurmak
Devrimdir
Yıkar geçer iyi olmayan her şeyi
Yalan üstünde yalan
Riya üstünde riya bırakmaz
Saf sevgi kalır elinde
Yüreğinde
Sadece ve sadece
Sen ve sevgin
3 Ocak 2016 Pazar
CAN?
Can bildiklerinle
Canım dediklerinle
Giderek artar mesafeler
Kalpten kalbe yollar girer
Uzun uzun
Sonu gelmeyen yollar
Bakışlar
Gülümsemeler
Sarılmalar
Yerini başka şeylere bırakır
Gündelik konuşmalara mesela
Ya da yanıtları bilinen
Ama yine de sorulması gerektiği hissedilen
Derdi baştan savma
Görevi yerine getirme soruları
Sorulur ve rahatlanır
Kalan kısımda mesafeler örmeye devam edilir
Yan yanalıktan
Uzaktan sahte gülümsemelere evrilir her şey
Ya da yan yanayken bile
Çoktan gitmiş olmalara
Hissedilen tek şey acı
Tarifsiz bir can yanması
Canım dediklerinle
Giderek artar mesafeler
Kalpten kalbe yollar girer
Uzun uzun
Sonu gelmeyen yollar
Bakışlar
Gülümsemeler
Sarılmalar
Yerini başka şeylere bırakır
Gündelik konuşmalara mesela
Ya da yanıtları bilinen
Ama yine de sorulması gerektiği hissedilen
Derdi baştan savma
Görevi yerine getirme soruları
Sorulur ve rahatlanır
Kalan kısımda mesafeler örmeye devam edilir
Yan yanalıktan
Uzaktan sahte gülümsemelere evrilir her şey
Ya da yan yanayken bile
Çoktan gitmiş olmalara
Hissedilen tek şey acı
Tarifsiz bir can yanması
TELEFON
Telefon başında beklemeler
Sanki aramasını istediklerimin
Bundan haberleri varmış gibi
Ya da aramasını istediğim
Özel insanlar varmış gibi
Tek ihtiyacım olan
İçimin sesini bastıracak bir ses
Zihnimin gürültüsünü duyulmaz kılsın
Azıcık huzur serpsin yeter
Bir damla daha fazlasında
Bir adım ötesinde
Tek bir isteğim yok
Hala bekliyorum
Hala çalmıyor
2 Ocak 2016 Cumartesi
GİTMEK
Gitmek istiyorum
Alabildiğince uzaklara
Yalnızca
Yalnızlığımla
Ya da belki kitaplarım yanımda
Canlı her şeyden uzakta
Tek başıma nefes almanın
Gözlerimi kırpmanın
Ve sessizliğinin
İlle de sessizliğin tadına doymak
istiyorum
SORULAR
Ne çok soruyorum bu soruyu
kendime. “Nasıl görmezler?” ya da “Nasıl fark etmezler?”… Gözlerinin önünde
oluyor halbuki her şey. Her şey alabildiğine açık, olabildiğince net. Bir insanın
iyi ya da kötü olduğunu anlaması gerçekten bu kadar zor mu? Ya da daha önemlisi
biri için bunca iyi olan biri bir diğeri için nasıl bu kadar kötüymüş gibi
gelebilir? İyi ve kötü birbirine böyle kişiden kişiye değişkenlik gösterebilecek
kadar iç içe geçmiş şeyler mi? Gerçekten anlayamadım bir türlü. Gerçekten çıkamadım
işin içinden.
Beş dakikalık muhabbette birinin
gözleri konuşana yoğunlaşamıyor o kişiden bir başkasına ve bir başkasına
atlıyorsa bu kişinin iyiliğinden nasıl söz edilebilir ki? Niyetinin ne olduğunu
ya da en azından içinin temizliğini anlamak için illa da müneccim olmaya gerek
var mı ki? Ya da birinin iyi olmadığını düşünebilmemiz için mutlaka kötü bir
şeyler mi yaşamış olmamız gerekiyor? Eğer böyleyse hislerimiz nerede? Öngörülerimiz
mesela? Ön yargıdan söz etmiyorum elbette ama ruhumuz bedenimizden farklı
çalışmıyor mu? Ve bir şeyler ile ilgili bedenimizden daha önce durumu
kavradığı, kimi insanlar için bunun sıklıkla gerçekleştiği doğru değil mi?
Gerçekten anlayamadım bir türlü. Gerçekten çıkamadım işin içinden.
Gelelim küçük hesaplara… Ne
söylersem nasıl tepki alırım? Neyi nasıl yaparsam çaktırmadan amaçladığıma
ulaşırım? Kimden neyi ne kadar gizler ya da ne kadar paylaşmazsam dengeleri
daha iyi sağlarım? Bu sorular yeterince yorucu değil mi hem bu durumu yaratan
hem de bu duruma maruz kalanlar için? Çünkü bütün bu küçük hesaplarla dolu
sorular kişinin aklından geçerken kaçırdığı en büyük nokta karşıdakinin en az
kendisi kadar akıllı olabileceği ve belki de tüm bu olanların farkına
varabileceği. Çoğunlukla da böyle olur zaten. Karşıdakini kandırdığını, ondan
bir şeyler gizlediğini, kafasındakini kusursuzca çaktırmadan hayata geçirdiğini
düşünen kişi aslında en çok açık veren kişi çıkmaz mı pek çok kez? Çünkü küçük
hesaplar küçük yürekli küçük beyinli insanların işidir. Bunlarla uğraşmamak,
açık ve dürüst olmak asıl erdem ve zeka gerektiren şeyler değil midir? Neden
böyle yaparlar ki? Ve bu yaptıkları kime ne kazandırır ki? Gerçekten
anlayamadım bir türlü. Gerçekten çıkamadım işin içinden.
Ve yalan… Sanırım telafisi
olmayan ender şeylerdendir. Söyleyeni de bitirir, daha önce söylediklerini de. Geleceği
ipotek altına alır ve bir şeyler bir kez söylemekle yerini bulmaz olur, desteğe
ihtiyaç duyar ağızdan çıkan her söz çürük bir yapı gibi. Kimisi kolay affeder,
kimisi daha zor. Kimisi içinse hiç affı yoktur yalanın. Söylendiği anda tüm
bağlar kopar, geçmiş silinir ve gelecek ellerin arasından kayıp gider hızla. Belki
de yalanla örtülecek kadar büyük olan ayıp itiraf edilse zamanında daha az
hasar verir. Yalan sonrası açıklama, toparlama ve affedilmeyi sağlayacak
şeyleri oluşturma için harcanacak olan çaba yalan söylemeyi gerektirdiği
düşünülen durumun dürüstçe açıklanması için harcansa daha anlamlı olmaz mı? Daha
az kırgınlık, daha az kayıp ve daha fazla güvenle sonuçlanmaz mı? Neden böyle
yaparlar, neyi amaçlarlar? Bir insanı ve yaşanmışlıkları kaybetme olasılığı bu
kadar mı hafif bir durum, bu kadar mı kolay alınabilir böylesine bir karar? Gerçekten
anlayamadım bir türlü. Gerçekten çıkamadım işin içinden.
Anlamam ve işin içinden çıkmam da
pek mümkün görünmüyor gerçi, tüm bunları anlamak belki de bir şeyleri
kaybetmenin ta kendisidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)