KREMATORYUM

9 Mayıs 2009 Cumartesi

NEPOTİZM ÜZERİNE!

Akrabaları, yakın arkadaşları ya da kendi gibi olanları kayırma… Kısaca nepotizm…

İlk başta kulağa çok zararsız, masummuş gibi geliyor değil mi? Elbette insan kendi gibi olanları kendine yakın gördüklerini kayıracaktır diye geçiririz içimizden. Peki ya bu durum şuursuzlaşıyorsa… Yandaş olmak, kabul edilme kriterlerinden sadece biri iken gözetilen tek nokta haline geliyorsa… İşte o zaman burası, köşeyi dönenlerin ve dönerken de etrafındakileri nemalandıranların cennetten bir köşe yurdu olmaya başlıyor.

Bu lanet nepotizm; siyasi ve sosyal yaşamda ve ne yazık ki çalışma ortamında da geçerliliğini koruyor.

Herhangi bir mahallenin sakinisiz diyelim; sineksiz bir alanda yaşamak istiyorsanız muhtarın en az bir yakınının apartmanınızda ikamet etmesi gerekiyor. Aksi takdirde apartmanınızın önünden ilaçlama araçlarının geçtiğini görmeniz mümkün olmuyor. Kaşıntılarınız muhtarın ya da sineklerin umurunda mı sanki? İyi ki varsın nepotizm!

Müteahhitsiniz diyelim; bu sıralar belediyelerden iş kapabilmeniz için diğer tüm meslek dallarında olduğu gibi müteahhitlikte de nepotizm bilinci yerinde biri olmalısınız. Gericiyseniz bir; gerici ve zenginseniz iki; gerici, zengin ve geniş çevreliyseniz üç yıl boyunca tüm belediye ihalelerini cepte bilebilirsiniz. Hele bir de başkanın hemşerisi çıktıysanız, değmeyin iki tarafın da keyfine... Olmadık yerlerden imar izinleri almanın, şehri kendi arazileri yönünde ilerletmenin kısacası olmayacak olanı oldurmanın bir yolu elbet bulunur değil mi? İyi ki varsın nepotizm!

Öğrencisiniz diyelim; sürüyle farklı görüşün olduğu bir yer… Ve ne yazık ki her görüşün savunucusunun hoca olduğu bir yer… Hocayla farklı düşünüyorsanız, derslerden sorunsuzca geçmeyi unutmanız gerekiyor. Durumu kotarabilmek için ya yaltaklanmanız ya “Değiştim” yalanlarına sığınmanız ya da paşalar gibi yaz okulunda farklı bir hocadan dersi alıp yolunuza kaldığınız yerden devam etmeye çalışmanız gerekiyor. Çünkü siz hocanın katıldığı belli toplantılarda boy göstermiyor, aynı derneklere gitmiyor, aynı partiye oy vermiyor daha kötüsü taban tabana zıt bir partiye oy veriyorsunuz. Bu durumda burnunuzun sürtünmesi için derslerden daha iyi bir yol var mı? İyi ki varsın nepotizm!

Konservatuarı bitirdiniz ve artık bir ses sanatçısısınız diyelim; uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım, özel televizyonların 300 – 400 kişiyle en çok izlenen yayınların altından kalkmalarına inat binlerce çalışanı olan TRT’nin yolu size nasıl açılır? İyi ki varsın nepotizm!

Ve son olarak durumu genele yaymak gerekirse herhangi bir işte, herhangi bir görevde çalışıyorsunuz ve işinizi iyi yapıyorsunuz diyelim, işinizi severek ve başarıyla yapıyor olmanız ne yazık ki oturduğunuz koltuğun başkalarına peşkeş çekilmesine engel olamıyor. Bir de bakıyorsunuz ki planlar yapılmış ve çemberin dışında kalıvermişsiniz. Sıkıntısız ve yerinden edilmelerin olmadığı bir ortamda çalışmak yandaşlıktan ve yaltaklanmadan mı geçiyor? İyi ki varsın nepotizm! Daha çok can yakarsın nepotizm!