KREMATORYUM

17 Kasım 2008 Pazartesi

FİLM ŞERİDİ

Bütün gün bitmek bilmez koşuşturmacalar…

Her adımda yeni bir sorun yeni karmaşalar

Dünya gittikçe küçük görünüyor gözüme

Büyüyen dertlerimle yan yana getirince

 

İnsanlarda bitmeyen bir telaş

Her yerde acelesi olanlar, yetişmeye çalışanlar…

Cep telefonları, taksiler…

İlintili hayatlar ve müsait bir yerde inmeler…

 

Ne konuştuğumuz şeylerin bir anlamı var

Ne de gördüklerimizin

Tek yaptığımız bakmak, duymak

Düşünmekten olabildiğince uzak durarak

 

Etraftaki her şey bir düzene uydurulmuş

Uymak farz olmuş bizlere de

Ki herhangi bir direniş de göstermedik hani

Üstümüze yok çabucak kabullenmekte

 

Dirensek de yine nafile

Herkes binmişse bir alamete

Tek başına kalınabilir mi bu yeryüzünde

Kıyametten geriye

 

Otobüse biniyorum, sıkıntı yanı başımda

Otobüsten iniyorum kalabalığın içinde kocaman yalnızlık

Eve varsam bitmeyen tanımlayamayışlar

Dışarı atsam kendimi, kendim en dışarıdayım

 

Yol uzuyor yine

Sonu gelmeyen adımlar

Her yerde kırmızı ışık var

Durulası bir yerde ise bu kadar telaş!..

 

Aşk trafiğe ayak uyduramaz olmuş

Sevgiler bir önceki durakta indi yan koltuğumdan

Yeni yolcu alacak yer de kalmamış

Yine yalnız, yine dümdüz, yine uzunca bir yol…

 

Nefret etmek ne kadar kolay

Her şeyden, hayattan, insanlardan, aklına ne gelirse

Sevilesi şeyler görünmez oluyor bazen insanın gözüne

Gerçekten sevilesi bir şey var mı bilinmese de…

 

Basamakları ardımda bırakıyorum birer birer

Arkamdan gölgem geliyor yalnızca

Tüm düşler, tüm hayaller, istenen her şey

Artık benden olabildiğince uzakta

En sonunda uzanıyorum yatağıma

Tüm bilinmezlere karşın battaniyeme sımsıkı sarılıyorum

Isınmak bazen unutmakla eş anlamlı geliyor bana

Düşünmüyorum, sadece içimde tatlı bir rehavet

 

Uykuya dalıyorum

Rüyalarda yaşıyorum günün geri kalanını

Yine sevmiyor, sevilmiyor, mutluluk nedir bilmiyorum

Bu sefer de uyanmak için çabalıyorum

 

Hayatımdaki herkesten gitmek istiyorum

Ya da hayatımla birlikte herkesi göndermek…

Ucuz yaşamlar çöplüğü bu kocaman boşlukta

Yaptığım sadece, geçirdiğim günlere söylenmek

 

Sessizlik ne kadar çekici geliyor artık

Tek düşüncem fısıltılardan, gürültülerden, iç seslerden

Kilometrelerce hatta ışık yılları kadar uzaklık

Ama biliyorum nereye gidersem gideyim kulaklarım da gelecek peşimden

 

Yoluma kim çıkarsa görmezden gelmek istiyorum

Tüm tanıdıkları bir an olsun ilk defa görüyor olmak

Selam vermeler, zorunlu gülmeler, anlamsız sohbetler olmadan

Etrafa doyasıya bakmak, dalıp gitmek istiyorum

 

İnsanların amaçsızlaşmadığı, uzatmadığı, saçmalamadığı

Yaşamların değerli ve saygın olduğunun anlaşıldığı

Tabi ki sorunların da olduğu ama kararında…

Bir dünya çok mu uzak acaba bizim gibi insanlara

 

Ve küfrederek hayata

Ve mecburen yaşamalara devam ederek

Ve sevmek isteyerek, sevileceğine ümitlenerek

Varabilecek miyiz yolun sonuna

Tüm dertlerden sağ çıkmış aklımızla

7 Eylül 2008 Pazar

NEREDESİN

Şimdi geceyi kollarında

Nefesim nefesine karışarak geçirmek

Birbirine kenetlenmiş vücutlarımız

Kan ter içindeyken

Sabahın ilk ışıklarını

Koynunda

Ve gözlerinin içine bakarak

Karşılamak vardı

 

Oysa bana kalan

Ruhumun sensiz

Ve öksüz yarısını

Tek başıma uyandırmak

Ve soğuk yatağımı

Hiç olmadığı kadar kuru bedenimle

Isıtmaya çalışmak

Ve sabahın geldiğini

Çalar saatten haber almak

 

Lanet olsun!

 

Neredesin!

7 Ağustos 2008 Perşembe

GÖÇ

Son kez sarılmıştım sana

Belki canını yakmıştım

Belki de fazla gelmişti bu defa

Bir an sıyrılmak kollarımdan                       

Ve özgürlüğüne yeniden kavuşmak

Geçti içinden belki de

Ama yapmadın

Ben daha da sarıldıkça sana

Boynuna öpücükler kondurdukça

Ve nefes aldıkça

Ciğerlerimi senin kokunla doldururcasına

Sen de benzerlerini yapıyordun bana

Ve ben bir türlü bırakamıyordum

İzin verseler devam ederdim sarılmaya

Geceden sabahlara

 

Ama olmadı

Hiçbir sevdiğimi sonsuza kadar

Yanımda tutamadığım gibi

Seni de uğurladım usulca

Bir anlık hakim olup gözyaşlarıma

Ve sonrasında

İçime ağlayarak

Çağlayanlarla yarışırcasına

Sen ağlamıyordun

Beceremiyordun

Belki de sevmiyordun

Ya da başkalarının görmesini istemiyordun

Yüzünde beni teselli eden bir gülümseme

Gittikçe hızlanarak uzaklaşıyordun

 

Ne zaman dönersin

Ya da döner misin bilmiyorum

Ne zaman gelirim

Ya da gelebilir miyim bilmiyorum

Tek bildiğim

Daha fazla dayanamadığım

Her gün bir yanım eksik uyandığım

Ve sarılacak bir kardeş bulamadığım

 

Gözler dolu

Özlem arşa dayanmış

Vuslat

Gözü yollarda beklenen

Zamansız bir misafir

Ve sen

Kardeşlerin

Dostların bir tanesi

Ve sen

Artık gelmesi gereken

12 Temmuz 2008 Cumartesi

ŞİZOFREN

Hayalleri erteleme ülkesinin

Ertelenmiş bir şehri burası

Tüm yaşamlar alacaklı

Tüm istekler kulak ardı

Bu koca

Bu kara

Dert mezrasında

 

Anlamsız koşuşturmacalar sarmış

Dört bir yanı

Her zihinde yalnızlık

Ve her bedende

Alışmışlıktan

Ve uyuşmaktan gelen bir tepkisizlik

 

Sorular yanıtsız

Bakışlar boşta

Rengarenk görünümlü

Gri insanlarla

Yaşamak

Hayatta kalmaya çalışmak

 

Zaman zamansa mutlu olmak

Tüm aksiliklere rağmen

Bütün becerileri kullanıp

Ters giden bir şeyleri

Görmezden gelemeye çalışmak

Ve kısmen de olsa

Başarılı olmak

 

Meziyetlerin gösterildiği kadar mutlusun

Bu hiçlik diyarında

Bir şizofren gibi

Hiçin tam ortasında

Bir şeyler görebildiğine

İnandırabiliyorsan kendini

Ve mutlu olacak hiçbir şey yokken

Tüm sıkıntıların arasından

Olmayan bir ışık gösterebiliyorsan kendine

Hak ediyorsun mutlu olmayı

Şuurunu yitirme pahasına da olsa

3 Temmuz 2008 Perşembe

03:00

Saat 03:00

Gece

Nöbetini sabaha devrederken

İki tarafın da

Bir türlü sahiplenmediği

Bir saatlik zaman dilimi

Umursamazlığın

Ve sessizliğin zirvesi

Tek duyulan

Karşı apartmanın damında

Durmadan sızdıran su deposunun

Geceler öncesinden oluşturduğu gölete

Damlalar katması

Ve her seferinde

Pervasızca akrebe tur bindiren

Yelkovanın anlamsız telaşı

Ha bir de sesi kalp atışının

Ve geri kalanıysa

Kocaman

Akıl almayan

Tümüyle yalan

Bir sessizlik

 

Uyumak lazım bir an önce

Ve çocuk sesleriyle uyanmak

Hızla geçen otobüse

Küfreden adama hak vermek

Ve su damlalarını

Saati

Bir dahaki sessizliğe kadar

Kulak arkası etmek

22 Haziran 2008 Pazar

...Kİ

Üzüleceksin

 

Böyle giderse hem de çok

Haddinden

Kaldırabileceğinden çok

 

Bu yüzden üzülmemek için

Direneceksin

Canına tak ettiğini düşüneceksin

Ama daha da dayanacaksın

Yalnızlığa

 

Elin telefona uzandığında

Durdurmasını bileceksin

Çünkü en son sen aramıştın hatırla

Çünkü iki kişi gördüğünde

Farklı bir ortama girdiğinde

Kolayca değişebiliyor insanlar

Geride bıraktıklarını unutabilirler

Aramayacaksın bu nedenle

Ama aranmayı da beklemeyeceksin

Beklemezsen

Aranmaman seni yaralayamaz ki!

 

Umursamayacaksın

İnsanların üzgün olduğunu fark etmemelerini

Canından çok sevdiklerin

Fark etmiyorsa bunu

Daha kötüsü

Bilerek bir şey yapmıyorlarsa

Sıradan insanların yaptıkları

Ya da yapmadıkları

Neden canını sıksın ki!

 

Elbet düzeleceksin

İyileşeceksin

Ama bu sürede de

Seni bir başına bırakanlara

Hayatlarının tokadını indirebileceğin

İki çift söz düşüneceksin

İşleri düştüğünde

Seni hatırlayanlara

Ya da sadece sorunları olduğunda

Telefon edenlere

Gelip gidenlere

Ders olsun diye

Ve içine sinmeyecek kimi zaman

Canın yanacak

Sertleşirken kabuğun

Elbette acıyacak

Ama bu çektiğin

Belki de son acı olacak

Hissetmeyeceksin çünkü

Hissetmezsen de

Ne

Ne kadar canını yakabilir ki!

 

Nasırların yeni kalkanın olacak

Ve artık

Yeri geldiğinde kalbini de

Taşlarla örmeyi bileceksin

Hak kavramını iyice öğrenecek

Liyakatin ayrımını yapabileceksin

Herkesi sevme huyundan vazgeçeceksin

Bu sayede sevilmeyi de beklemeyeceksin

Ne kadar sevdiğin

Bu sevgine

Ne kadar karşılık aldığın

Umurunda olmazsa

Gösterdiğin sevgiden azını alışın

Seni incitemez ki!

 

Ve son olarak

Mesele insanlar olunca

Alabildiğine unutkan

Ama sana yapılanlar söz konusuysa

Bir fil gibi dinç zihinli olacaksın

Eğer insanlarla birlikte

Olanları da unutursan

Aynı şiddette karşılık veremezsin ki!